Kedi Beslenmesi

Kediler, hazır mama veya evde yapılan yemeklerle beslenmelidir. Kuru veya konserve mamalar da buna dahildir. Evcil kediler et temelli beslense de diyetlerinde tahıllar, sebzeler veya et dışında kalan diğer hayvansal proteinler de yer alabilir. Bu karma beslenme de dikkat edilmesi gereken önemli noktalar vardır. Besin değerleri kedilere uygun olmalı, öğünler kedilere göre ayarlanmalı, az veya aşırı beslenmenin önüne geçilmeli, aç oldukları için değil istedikleri için yiyecekleri besinler seçilmeli ve hazır mama kullanılıyorsa kalite standartlarına uygun olduğundan emin olunmalıdır.

Kediler günde 2 – 6 arasında değişen öğün sayısında yemek yer. Bu, kedinin yaşına, hareketliliğine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişebilir. Yavru kediler çok hızlı büyüdükleri için bu süreçte daha fazla yemek yemeye ihtiyaç duyarlar. İlk yavruluktan ziyade hızlı büyüme çağına girdiğinde 6 öğüne kadar yemek yiyebilir. Bu hızlı gelişim sürecini atlatıp 6 aylık olan yavrulara günde 3 – 4 öğün yemek verilebilir. 1 yaşını doldurmasına yakın ise 2 öğün beslenmesi yeterlidir. 2 öğün beslenme 1 yaştan itibaren ömür boyu uygulanabilir.

Yoğun olarak tavuk, balık, kırmızı et içeren pişmiş yemekler kediler için iyi birer yemektir. Ayrıca et, tavuk ve balığı kesinlikle çiğ yedirmemeliyiz. Et yemekleri dışında kediniz peynir, yoğurt gibi mayalanmış süt ürünleri yiyebilir. Sebzeden başlangıçta çok hoşlanmasa da etli yemeklerin veya mamasının arasına azar azar karıştırıldığında yiyebilir. Kedilerin diyetine uygun biçimde yüksek protein içeren yumurta da kediler için lezzetli bir yiyecektir. Öte yandan o kadar da protein içermeyen pirinç, çavdar, arpa, buğday gibi tahıl kaynaklı besinleri de yiyebilirler. Ancak bunlarda da ölçüyü kaçırmamak gerekir. Bu tahıllar doğrudan verilmek yerine mama yapımında kullanılabilir.

Kediler, günlük 20 – 70 gram arasında değişen ölçülerde mama yemelidir. Kedilere verilmesi gereken günlük mama miktarı ağırlık, yaş, cinsiyet gibi pek çok farklı etkene göre değişmektedir. Orta boyuttaki orta düzey hareketli kediler için 40 – 50 gram mama verilmesi yeterlidir. Pek çok kedi maması paketinin arkasında yaş ve ağırlık baz alınarak hazırlanmış bir beslenme tablosu görebilirsiniz. Kedinize bu tabloya göre mama vermek veya veterinerinize danışmak en doğrusu olacaktır.

Kediler için ideal su miktarı kg başına 50 ml’dir. Yani kedinizin içmesi gereken su miktarı doğrudan vücut ağırlığıyla ilgilidir. Örneğin kediniz 4 kg ağırlığındaysa günde 200 ml – 250 ml su içmelidir. İçilmesi gereken su miktarı, kedinizin yediği mama miktarıyla da alakalıdır. Özellikle kuru mama yiyen kedilerin biraz daha fazla su içmesi gerekebilir. Bu sorun değildir. Ancak su içmekte aşırıya kaçıyorsa bu, bazı hastalıkların habercisi olabilir.

Anne sütüyle beslenen yavrular su içmemelidir. Daha sonra ise yetişkin kediler gibi vücut ağırlığı ve beslenme biçimine uygun miktarda su içmelidir. 2 kg ağırlığındaki bir yavru kedi günlük 100 – 150 ml su içmelidir.

Anne sütünü bırakır bırakmaz su vermeye başlanmalıdır. Su ihtiyacını anne sütünden sağlayan yavrular anne sütünü bıraktıklarında su bulamazlarsa ciddi sağlık sorunları yaşayabilir.

Öncelikle kedinizi bol su içmeye teşvik etmelisiniz. Besinler konusunda ise yapılması gereken sıvı oranı daha yüksek besinleri tercih etmektir. Kuru mama tüketimini olabildiğince kısıtlamalısınız. Ayrıca Böbrek hastası bir kedi için diyetin çeşitlenmesi fayda sağlayabilir. Kedilere uygun ev yemekleri (et, balık, tavuk) veya farklı konserve mamalar kullanabilirsiniz. İleri derecedeki hastalık durumlarında reçete ile verilen özel mamalara geçiş yapmanız gerekebilir. Elbette böbrek hastası bir kedi için doğru olan veteriner hekimin önerilerini takip etmektir.

Bunun sebebi kediniz yavruysa dişlerinin yeterince gelişmiş olmaması olabilir. Yavru değilse alışkanlıklarını değiştirmek istemediğinden veya yedirmeye çalıştığınız mamayı sadece sevmediğinden yemiyor olabilir. Ev yemekleri için de aynısı geçerlidir. Sürekli kuru mamayla beslenen bir kediyi de ev yemeklerine alıştırmak zor olabilir. Mama değişikliği, diyet değişikliği gibi radikal değişikliklerde kedinin alışması bir süreç gerektirir. Özellikle kuru mamaya başlangıçta “yememe” sorunu daha çok yaşanmaktadır.

Kediler; mama değişikliği, stres, kızgınlık, ağız ve çene hastalıkları, parazitler, böbrek ve pankreas hastalıkları gibi pek çok sebeple iştahsız olabilir. Kediler için iştahsızlık belirtisi 8 saat boyunca yemek yememesi olarak kabul edilebilir. Bir gün boyunca yemediğinde ise bu iştahsızlığı ciddi bir sorunun tetiklediği düşünülmelidir. Her iki durumda da veteriner hekime başvurulmalıdır.

Bir kedi ton balığı için çıldırırken diğer haşlama et seviyor olabilir. Ama genelleme olarak söylenebilecek birkaç şey var: Konserve mamalar, kuru mamalara göre çok daha lezzetlidir, Meraklı kediler için evde pişirilen et, balık, tavuk yemekleri iyi bir ödül olabilir, Kedi nanesi veya kedi otu, çoğu kediyi çıldırtan ve hareketlendiren çekici bir kokuya sahiptir. Doğal ve zararsız bir bitki olan kedi nanesi işlenmemiş şekilde kullanılabileceği gibi sprey, aromalı mama vb. hâllerde de üretilmektedir.

Kediler için iyi dengelenmiş, düzenli ve besleyici bir diyet takip edilmelidir. Yüksek protein ve düşük karbonhidrat diyetin temelini oluştursa da protein kaynağının kalitesi ve protein türü de önemlidir. Kediler için en iyi protein kaynağı pişmiş etlerdir. Balık, koyun, dana, hindi veya tavuk eti verilebilir. Öte yandan kaliteli mamalar da zaten bu tür etlerin ve pirinç gibi tahılların çeşitli karışımlarından üretilmektedir. Yüksek proteinin hâricinde kedilerin vücut direncinin artması, iyileşme sürelerinin kısalması ve daha güçlü olması için vitamin ve mineral içerikli besinler ihmal edilememelidir. Kedilerin diyetinde şeker ve baharat kesinlikle yer almamalı, tuz ve yağlar ise olabildiğince sınırlandırılmalıdır. Ayrıca kediler bizim gibi çok çeşitli beslenmekten ziyade tek çeşit beslenmeyi tercih ederler. Olabildiğince aynı mama veya yemeklerle beslenmeleri sindirim sağlıklarını korumaya yardımcı olur. Mama veya öğünlerde yapılacak değişiklikler kademeli olarak yapılarak kedinin ve sindirim sisteminin alışması sağlanmalıdır.