Her zaman kedilerden bahsedecek değiliz ya! Hadi biraz da kediler hakkında yazılmış kitaplardan söz edelim.
Zaman zaman kediler hakkında yazılmış çizilmiş onca kaynağın elimizin altında olmasına rağmen onları ne kadar az tanıdığımızı ve onlar hakkında ne kadar da az bilgiye sahip olduğumuzu düşünürüm. Eminim sizin de aklınıza bunun gibi düşünceler takılıyordur. Peki ya bir kedi gibi düşünmek veya davranmak gibi bir idealimiz olsaydı…
Biz, kedileri yaptığımız binlerce sayfalık araştırmalarımıza, yüzlerce saat onlarla vakit geçirmemize rağmen tam olarak anlayamazken nasıl olacak da bir kedi gibi davranabileceğiz ki? Hayır, elbette kedi taklidi yapmaktan bahsetmiyorum. Dört ayak üstünde durup sesimizi incelterek “miiyaaavv” demek ve bir yerlere sürtünmek o kadar da zor olmamalı. Anlatmak istediğim gerçekten bir kedi gibi davranmak. Bir kedi kadar özgür, sakin, meraklı, gözlemci, ihtiyatlı, gururlu, zarif, sessiz ve karizmatik olmaktan ve bu özelliklere bağlı gelişen davranış biçimlerinden söz ediyorum.
Şimdi şu soruyu sorabilirsiniz hatta sormalısınız da: Neden bir kedi gibi düşünmem ve davranmam gereksin ki? Neyse ki bu soruyu etraflıca cevaplayan ve bir kedi gibi nasıl düşünüp davranabileceğimizi bize uzun uzun anlatan harika bir kitap serisi var: Kedi Gibi Düşünmek ve Davranmak. Gelin miyavliyo.com ailesi olarak kediler hakkında bilgi edinmeye kısa bir ara verip bir kedi olmak için bize yol gösteren bu kitapları tanıyalım.
Paloma Yayınevi’nden 2018 yılında Ebru Erbaş’ın çevirisiyle çıkıp okurlarıyla buluşan Kedi Gibi Düşünmek ve Davranmak isimli kitabın yazarı Stéphane Garnier, 1974 yılında Fransa’da doğdu. Onun deyişiyle kendi kedisi Ziggy’den yola çıkarak yazdığı kitaplarında kedilerin karakteristik özelliklerini ve davranışlarını anlatmanın yanında insanların toplumsal yaşamdaki konumlarını ve birey olarak kendilerini geliştirmeleri için pek çok alt başlık altında tavsiyeler veriyor. Bir yandan da kedisi Ziggy’nin ağzından bizlere seslenirken bir yandan da kedinin günlüğü başlığı altında ara bilgi ve tavsiyelerle kedileri daha iyi anlayıp onlara benzeyebilmemizin yolunu açıyor.
Aynı yayınevinden Orçun Türkay’ın çevirisiyle 2020 yılında ilk baskısını yapan Kedi Gibi Düşünmek ve Davranmak 2 isimli serinin ikinci kitabında ise “Size daha önce söylemediğim ne kaldıysa…” notuyla okurlarını heyecanlandırdıktan hemen sonra Ziggy’yi kaybettiğimizi öğrenmenin hüznüne boğuyor. Böyle bir projenin çıkış noktası olan Ziggy’ye minnettarız! Çünkü o, asla küçümsenmeyecek bir şekilde, Stéphane Garnier’e ve dolayısıyla bize o kadar çok şey öğretmiş ki… Ayrıca, miyavliyo.com olarak Stéphane Garnier’e de oldukça yerinde tespitlerini ve düşüncelerini okuyucu sıkmadan, sade bir dille ve kolay anlaşılır bir biçimde kaleme aldığı ve bizlerle paylaştığı için teşekkür ediyoruz.
Birinci kitaptakiyle hemen hemen aynı üslubu kullanarak okurlarını birer “kedi” olmaya iten yazar, aslında her iki kitapta da kedileri anlatmaktan ziyade biz insanlara nasıl daha mutlu, başarılı, iyi olabileceğimizi ve nasıl daha insanca yaşayabileceğimizi anlatmaya çalışıyor. Uzun lafın kısası, bu kitaplarda kediler hakkında yoğun teorik bilgiye, sıkıcı klişelere veya biyoloji dersindeymiş hissi yaratan boğuk anlatımlara yer yok. Aksine bu kitaplar, günlük hayatlarımızda uygulayabileceğimiz, yaşam kalitemizi artıracak ve nefes aldığımızı hatırlatacak oldukça faydalı önerilerle dolu. Yani bu kitaplar birer kişisel gelişim kitabı. Şöyle de söyleyebiliriz: kedi severlerin kişisel gelişim kitabı.
Kitapların içeriği hakkında daha detaylı bilgi vermeye kalkmak hayli zor bir iş. Çünkü, her bir başlığın altı özetlenecek olursa bütün bir seri özetlenmiş olacak. Bu yüzden, miyavliyo.com takipçilerinin kitap hakkında daha iyi fikir edinebilmesi için anlatımdaki üsluba odaklanmak daha yerinde olacaktır. Kitaplarda kedilerin, birçoğunu bildiğimiz veya farkında olmasak da içten içe hissettiğimiz, kişilik özellikleri ve davranışları başlıklar olarak sıralanıyor. Onlarca başlığın altı ise kısa ama öz bir biçimde kedilerin o özelliğini anlatmakla, insanların bu özelliği ne kadar taşıdığını tartışmakla ve yine insanların bu davranış veya düşünce biçimini hayatlarına adapte etmekle neler kazanacağını aktarmakla dolduruluyor. Böylece, bir kedi olma yolunda ilerlemeyi sürdürmesi için okurun karşısına her başlıkta yeni ufuklar çıkarıyor.
Ayrıca ikinci kitabın bir de günlük özelliği var ki okuma keyfini katladıkça katlıyor ve okura gerçek anlamda bir okuma kolaylığı sağlıyor. Bunun yanında ikinci kitapta daha sık olmak üzere her iki kitapta da “Kedinin Günlüğü”, “Kediden Özdeyişler”, “Kedinin Sırrı” gibi ek başlıklarla ve kedi ağzından yazılmış metinlerle anlatım zenginleştiriliyor. Böylece okurlar olarak biz de kedileri daha iyi tanıyarak kedi gibi davranmayı daha da içselleştirebiliyoruz.
Kişisel gelişim ifadesi biraz kirlenmiş bir ifade olduğu için bunu daha iyi açıklamak gerekiyor. Kitabevlerinin raflarında bir üretim bandından çıkmış gibi birbirinin benzeri onlarca kişisel gelişim kitabını gördüğümüzde, iyi okurlar olarak, hemen arkamızı dönüp kaçmak gibi bir refleks geliştirmiş olabiliriz. Ancak “Kedi Gibi Düşünmek ve Davranmak” kesinlikle onlardan biri değil. Özgün bir biçimde insanın kişisel gelişimini kedi davranışları bağlamında, üstelik her bir satırını okura onaylatacak bir üslupla yazılmış bu kitapları diğer kişisel gelişim kitaplarından keskin bir şekilde ayırmak durumundayız. Kişisel gelişim rafında bu kitabı bularak elinize alıp en azından bir göz attığınız takdirde onun farkını anlayacağınızdan eminim.
Elinize almaktan söz etmişken kitabın kapağına da değinmeden geçemeyeceğim. Oldukça sıra dışı bir kapak tasarımı var. Hadi biraz da şifreli devam edelim. Hepimiz kedileri çok sevmemize rağmen herkes bir kediyle aynı evi paylaşma, her akşam yanına gelip yumuşacık tüylerini okşayarak yorucu bir günün bütün stresini atma imkânı bulamayabilir. İşte büyük bir fırsat: Kitapların kapağındaki kedi illüstrasyonlarının tüylerini okşamayı deneyin 😊
İşte bu iki kitabı okuyan birisinin sonsöz olarak kedi severlere söyleyebileceği birkaç şey: Asla birer kedi olamayacağımızı biliyoruz. Hatta belki de olmamalıyız. Sanıyorum ki bu sitede buluştuğumuza göre hepimiz kedileri çok seviyoruz ve kedilerin ne kadar üstün kişilik özeliklerine sahip canlılar olduğunun farkındayız. Öyleyse neden bir kedinin bütün güzel özelliklerini taşımaya çalışmayalım ki? İnsan, birey olarak, dünyaya geldiği andan itibaren sürekli öğrenen bir canlı değil midir? Kimi zaman başka bir insandan, kimi zaman bir hayvandan hatta kimi zaman da bir eşyadan bile bir şeyler öğrenebiliriz. Şüphesiz, en çok da sevdiklerimizden öğrendik ve öğrenmeye devam ediyoruz. İşte şimdi de kedi severler olarak kedilerden öğrenme zamanı, tıpkı Stéphane Garnier gibi…
Ya lanet olsun, ben bu kitapları indirimsiz almıştım :/ Çok üzüldüm şu an. Kitaplar çok güzel bu arada, gözünüz kapalı alın derim. Kapağının kabartması bile özel hissettiriyor, onca kitap okudun bu kadar özenilerek basım yapılanını pek görmedim.